MENÜ
Mustafa Enes ARICI
Mustafa Enes ARICI
haber2@hatayyildizgazetesi.com
Yazı 397 defa okundu.

İÇİMİZDEKİ ÖFKE

Biz insanoğlu ne kadar saygılıyız, ne kadar sevgiliyiz, ne kadar hoşgörülüyüz?

En ufak şeyde bile hemen kalp kırar olduk.

Oysa ki insan hayatın gerçeklerini görünce anlıyor bazı şeyleri… 

Anlıyor da iş işten geçiyor sanki. 

İnsanoğlu işte gerçekleri yaşamadan anlamıyor, anlayamıyor keşke yaşamadan anlasa, Anlasa da üzülmese, ağlamasa

Huzurlu olsa, mutlu olsa, Ne güzel olurdu o zaman. 

Kalmadı eski sevgiler, kalmadı eski saygı, kalmadı eski hoşgörü.

Yerini bıraktı kavgaya, öfkeye ve kötülüğe…

Belki de sonsuz öfkeyle dolu bir dünyaya doğru gidiyoruz, kim bilir?

Bilinmeyen bir öfkeyle yaşar olduk, bu öfke ile gidiyoruz önümüzü göremeden, anlayamadan, dokunamadan, gidiyoruz.

Gittiğimiz yol yol değil de, anlayamadan gidiyoruz.

En ufak konuları hani incir çekirdeğini doldurmayacak tabiri ile en ufak sorunları devasa boyutlara taşıyıp, öfke cehenneminin kazanlarının altına odun yapıyoruz. Harlayın ateşi, harlayın öfkeyi…

O kadar büyütüyoruz ki öfkemizi…

“Ey insanoğlu öfkeye yenik düşerek gidiyoruz” diyerek bağırmak istiyorum tüm insanlara.

O yüzden psikiyartride en çok iş yapan bölüm öfke kontrolü…

Her türlü duygumuzu bastırıyor, öfkemizi kontrol bile edemiyoruz.

Ne kadar sevsek duygularımızı ifade edemiyor, ama öfkemizi anında patlatıyoruz.

Yazımı çok sevdiğim bir söz ile bitirmek istiyorum 

“Öfkenin öncesi, delilik; sonu pişmanlıktır.”